Hindistan Sultanı Alâeddîn’in yerine, kardeşlerini öldürerek geçen Kutbeddîn Hilcî, zamanın en büyük velisi Nizâmeddîn Evliyâ hazretlerine, akıl almaz bir kin beslemeye başladı. Bu kin, daha sonra açık bir düşmanlığa dönüştü... O zaman Nizâmeddîn Evliyâ’nın dergâhında günlük masraf; fakir, dul kadınlara, yetimlere ve muhtaç kimselere verilen sadakalar hâriç, iki bin gümüştü. Bu durumu kıskanan bâzı fitneciler, sultâna; “Nizâmeddîn Evliyâ, bu sadaka olarak dağıttığı ve harcadığı servetini, onu sık sık ziyâret eden şehzâdelerden ve devletin resmî vazifelilerinden topluyor” diye şikâyette bulundular. Ayrıca sultânı, herkesin Nizâmeddîn Evliyâ’yı ziyâret etmemesi için bir emir çıkarmak üzere iknâ ettiler... “DERGÂHTAN DIŞARI ÇIKMAM”
Bu durumu duyan Nizâmeddîn Evliyâ, dergâhındaki harcamalarını iki katına çıkardı ve buradan istifâde edenlerin sayısı on binden, on altı bine yükseldi. Bu yüzden sultânın çıkardığı emrin bir zararı olmadı. Sultan bu durumu işittiği zaman; “Yanılmışım! Şeyh, yardımı Allah’tan alıyor” demekten kendini alamadı...
Bu kerâmete rağmen, Kutbeddîn Hilcî’nin, Nizâmeddîn Evliyâ’ya düşmanlığı devâm etti. Bir gün sultan, o mübareği huzûruna çağırdı. Buna cevap olarak, Nizâmeddîn Evliyâ şöyle dedi: “Ben, sûfî bir kişiyim, dergâhımdan dışarı çıkmam. Daha da önemlisi her sûfî silsilesinin kendine mahsus değişmeyen kaideleri vardır... Lütfen beni kendi hâlime bırakınız.”
Mağrur sultan, bu cevapla tatmin olmadı ve Nizâmeddîn Evliyâ’nın her hafta iki defâ huzûruna gelmesi için yeni emirler gönderdi. En son gönderdiği emre göre bu mübareğin, her ayın ilk günü, “Selâm” için sultânın dîvânında bulunması isteniyordu...
EN GÜVENDİĞİ ADAM ÖLDÜRDÜ!..
Nizâmeddîn Evliyâ gelenlere; “Bakalım, Allahü teâlânın bu iş için izni ne olacak” diye cevap verdi ve onların yanından ayrılmalarını istedi. Heyet sultânın yanına dönünce, ona; “Nizâmeddîn Evliyâ istenen târihte huzûrda olacak” dediler. Fakat birkaç gün sonra Nizâmeddîn Evliyâ talebelerinin yanında; “Önce gelen büyüklerimizin âdetlerine aykırı düşen hiçbir şey yapmayacağım. Selâm alayına katılmayacağım” dedi. Peki netice ne oldu? Mağrur Sultan Kutbeddîn, sarayında uyurken en güvenilir adamlarından olan Hüsrev Hân tarafından başı kesilerek öldürüldü...