Şam’da bir Yahudî vardı. Bir cumartesi günü Tevrat’ı okudu. Oraya baktığı zaman, dört yerinde Muhammed aleyhisselamın vasfını buldu. Onları kesti ve yaktı. İkinci bir cumartesi, baktığı zaman, aynı şeyleri, Tevrat’ın sekiz yerinde buldu. Onları da kesip yaktı. Üçüncü cumartesi baktığı zaman, aynı şeyleri Tevrat’ın on iki yerinde buldu. Kendi kendine düşündü ve şöyle dedi: “Eğer bunları da koparırsam, Tevrat’ın tümü onun vasıflarıyla dolacak!..” “O, yalancının biridir” dediler!
Çevresindekilere Resûlullah’ı sorunca şöyle dediler:
“O, yalancının biridir. En iyisi, ne sen onu gör; ne de o seni görsün!”
Onlara şöyle dedi:
“Musa aleyhisselamın Tevrat’ının hakkı için, onu ziyaretime kimse engel olamaz.”
Bineğine bindi, yola koyulup gitti... Medine’ye yaklaştığı zaman, Selman-ı Farisî hazretleriyle karşılaştı. Hazreti Selman, güzel yüzlüydü. Onu Peygamber Efendimiz sandı. Halbuki, Resûlullah efendimiz üç gün önce vefât etmişti. Selman hazretleri ağladı ve; “Ben onun kölesiyim. Gel seni onun arkadaşlarının yanına götüreyim” dedi.
Mescide girdikleri zaman, bütün Eshab-ı kiram mahzun bir hâlde idiler. Resûlullah’ı onların arasında sanarak:
“Selâm sana ey Muhammed!” dedi. Bunun üzerine eshabın ağlaması arttı.
“Sen kimsin? Yaramızı tazeledin. O vefât etti” dediler.
Bunu duyan Yahudî feryâd figan eyledi. Biraz sükûn bulduktan sonra şöyle dedi:
“Peki, Ali burada mı, onu bana anlatsın.”
Hazreti Ali “Buradayım” deyince;
“Senin ismini de Tevrat’ta buldum” dedi.
Bundan sonra Hazreti Ali, Resulullah efendimizin vasıflarını bir bir anlattı.
“Ruhumu hemen al ya Rabbi”
Yahudî, Hazreti Ali’yi dinledikten sonra dedi ki:
“Yâ Ali! Bu söylediklerin aynen Tevrat’ta da yazılı...”
“Onun bir elbisesini koklamak istiyorum” deyince, Hazreti Ali, Hazreti Fatıma’dan cübbeyi getirtti. Yedi yerinden hurma lifi ile yamalı idi. Yahudi aldı, kokladı ve kendinden geçti. Daha sonra, Ravda-i mutahharaya gitti ve şöyle dua etti:
“Yâ Rabbi! Senin birliğine, eşin ve ortağın bulunmadığına şehadet ederim. Bu kabirdeki zatın, senin Resûlün ve Habibin olduğuna şehadet ederim. Eğer Müslümanlığım kabul edildiyse, ruhumu hemen al!”
Bunları söyledikten sonra orada vefat etti...