ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Ümeyye bin Ebî Salt, bir gün Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûruna geldi. Göklerin ve yerlerin nasıl yaratıldığını, Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” hâllerini bildiren ve Muhammed aleyhisselâmın methiyle biten bir kasîde söyledi. Resûlullah ona Tâhâ sûresini okudu. Ümeyye dinleyince, “bu insan sözü değildir” dedi. Fekat, “benim kardeşlerim vardır, onlar ile meşveret yapmadan bir iş yapmam” dedi. Resûlullah efendimiz “sana yazık olur, îmân et Müslümân ol, doğru yola gir” buyurdu. “Çok çabuk gelirim” diyerek devesine bindi ve süratle Şâm’a gitti... 
“Yazıklar olsun!..”
Ümeyye bin Ebî Salt, yolda bir kiliseye uğradı. Orada râhibler vardı. Hâlini onlara anlattı. Râhiblerden biri, Ümeyye’ye dedi ki: 
-Sana yazıklar olsun. Hemen geri dön ve Ona îmân et! O âlemlerin Rabbinin Resûlüdür. Son Peygamberdir, dedi.
Ümeyye bin Ebî Salt geri dönüp, Hicâz’a ulaştı. O sırada Bedr Gazâsı yapılmış ve Kureyş kabîlesinin ileri gelenleri ölmüştü. Ümeyye bunu öğrenince; “eğer O Peygamber olsaydı, kendi kavminin ileri gelenlerini öldürtmezdi” diyerek fikir yürüttü. Oradan ayrılıp Tâif’e gitti. Uzun zemân orada kaldı... 
Bir gün uyumuştu. Kız kardeşi de yanında idi. Rüyâsında evin damının yarılıp iki beyâz kuşun içeri girdiğini gördü. Kuşlardan biri karnının üzerine konup kaftânını açtı. Diğeri “öleceğini işitmiştir” dedi. Öteki ise “hâyır, henüz ömrü var” diyerek kaftânını üzerine örttü. Sonra evin damından çıkıp, gittiler... Kız kardeşi Ümeyye’yi uyandırdı. Rüyâsını anlatıp, “bana bir haber getirmişler. Fakat bana söylenmesine müsâade edilmemiş” dedi... 

“Sana ne oldu?!.”
Ümeyye bin Ebî Salt, kuşların dilini bilirdi. Bir gün şarâb içiyorlardı. Oradan geçen bir karga ses çıkardı. Ümeyye’nin rengi değişti. “Sana ne oldu” dediler. “Eğer şu karganın garîb sözü doğru ise, şarâb sırası bana gelmeden ben ölürüm” dedi. Onun söylediklerinin doğru çıkmaması için şarâb sırasında acele davrandılar. Sıra Ümeyye’nin yanındaki kimseye geldiği sırada, Ümeyye yere düştü. Kaftânını üzerine örttüler. Bir müddet sonra bakdılar ki ölmüş! 
Ne diyelim, İslam büyükleri; “İyiliğe elverişli olmayan kimse/Fâidelenemez Peygamberi de görse” buyurmuyorlar mı?..
Tüm İçerikler