Ahmed bin İshak hazretleri, Şâfiî mezhebi fıkıh ve hadîs âlimlerinin ve evliyânın büyüklerindendir. 871 (H.258) senesinde doğdu. Nişâbûr halkındandır. İlim öğrenmek için Horasan, Bağdat, Basra, Mekke ve daha başka yerleri dolaştı. 57 sene Nişâbûr‘da ikâmet etti. 953 (H.342) senesinde vefât etti. Sıbgî (veya Dubaî) adı ile meşhûr olmuştur. AŞAĞILARIN AŞAĞISI!..
Ahmed bin İshak hazretlerinin, derslerinde naklettiği bazı hadis-i şerifler:
“Ey Allah’ın Resulü! dediler, mü’min korkak olur mu?” “Evet!” buyurdular. “Pekiyi cimri olur mu?” dediler, yine: “Evet!” buyurdular. “Pekiyi yalancı olur mu?” diye sordular. Bu sefer: “Hayır!” buyurdular...
“Kim Allahü teala hazretlerinin rızası için bir derece tevazu izhar eder (alçak gönüllü) olursa, Allah, onu bu sebeple, bir derece yükseltir. Kim de Allah’a bir derece kibirde bulunursa, Allah da onu bu sebeple bir derece alçaltır, böylece onu esfel-i safiline (aşağıların aşağısına) atar.”
“Sizden önce yaşayanlardan bir tüccar vardı. Halka borç verirdi. Borçluları arasında fakir görürse hizmetçilerine: ‘Onun borcundan vazgeçiverin, böylece Allahın da bizim günahlarımızdan vazgeçeceğini umarız’ derdi. Allah da onun günahlarından vazgeçti.”
Resulullah aleyhissalâtü vesselâma bir adam gelerek; “Ey Allah’ın Resulü! Bana (dini) öğret ve fakat çok özlü olsun!” dedi. Peygamber efendimiz; “Namazına kalktığın vakit (dünyaya) veda edenin (namazı gibi) namaz kıl. Sonradan (pişman olup) özür dileyeceğin söz söyleme. İnsanların elinde bulunan (dünyalık şeylerden) ümidini kesmeye azmet!” buyurdular...
BÜYÜKLÜK TASLAYANLAR!..
Ahmed bin İshak hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce yanındakilere şu hadis-i şerif ile amel etmelerini vasiyet etti:
“Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır. Bana en menfur olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır.” (Cemaatte bulunanlardan bâzıları); “Ey Allah’ın Resûlü! Yüksekten atanlar kimlerdir?” diye sordular. “Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir!” cevabını verdi.”