ARA
OSMANLI HİKAYELERİ
 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğu artık bir Avrupa devleti kabul edilmişti. Bu tarihten itibaren gençler Avrupa ülkelerine tahsil yapmaya gönderilmeye aşlandı. Fakat oralara gidenler, Avrupa’nın teknolojisinden daha ziyade kültürünü alıp ülkemize getirdiler. Bu tarihten itibaren devlet kademelerinde görev alanlar, hep bu kültürle yetişmiş olanlardı. Bunlardan biri de Mısır Hidivi İsmail Paşanın kardeşi Mustafa Fazıl Paşa idi. Osmanlı Devletine, Mısır’da ve İstanbul’da uzun yıllar hizmet etmiş olan bu zat, oldukça zengindi. 1867 yılında bir görev için Paris’e gidiyordu. İstanbul’dan gemiyle, kumarhaneleriyle ünlü Monte Carlo’ya kadar geldi. Buradan trenle yoluna devam edecekti. Burada birkaç gün kaldı. Bir gün, Avrupa sosyetesinin uğrak yeri olan ünlü Casino’da oturmuş, gazetesini okuyordu. O sırada bulunduğu salonda Bakara oynanmaktaydı. Derken bir Rus Prensi masaya yaklaştı ve iki yüz bin Frank için kağıt çekmek istedi. Fakat bu kadar büyük bir paraya kumar oynamaya kimse cesaret edemedi. Bu hal, Prensin gururunu fena halde okşadı. Ancak sevinci uzun sürmedi. Ona haddini bildirmek isteyen Mustafa Fazıl Paşa oturduğu yerden:-Banko... diye seslendi, yani oyunu kabul ettiğini bildirdi. Bunun üzerine Rus Prensi, Osmanlı Paşasına döndü ve onu küçük gören bir tavırla süzerek:-Sizden başka banko diyecek kalmadı mı? Dedi.Mustafa Fazıl Paşa, hiç vakarını bozmadan, sükûnetle yerinden kalktı, masaya yaklaştı ve cebinden çıkardığı kapalı bir zarfı ortaya koyarak Prense döndü:-Ben sizin iki yüz bin Frankınızı kabul etmiştim... Siz de bu kapalı zarfın içindekine banko der misiniz?Prens, bu meydan okuyuşu çaresiz kabul etti. İkisi de kağıt çektiler ve Mustafa Fazıl Paşa kazandı. O zaman kapalı zarf açıldı ve içinden Credit Lyonnais Bankası Paris Merkez Şubesinin, Mustafa Fazıl Paşa adına yazılmış iki milyon Sterlinlik çeki çıktı. Hazır bulunanlar, şaşkınlıktan dilerini yutacaktı. Bu parayı, hata bunun onda birini bile ödeme imkanı bulunmayan şımarık Rus Prensi, ne yapacağını bilmeden perişan bir hale düştü. Sonunda Osmanlı Paşasına bu işten vazgeçmesi için herkesin önünde ağlayarak yalvar maya ve özür dilemeye başladı. Mustafa Fazıl Paşa, esasen millî şeref ve haysiyetimizi korumak için bu işe girmiş ve bu maksatla servetinin büyük bir kısmını tehlikeye atmıştı. Moskof parasında gözü yoktu. Şimdi pek aşağıdan almaya başlayan ve Osmanlı hamiyetperverliğine sığınmaktan başka çare bulamaya Prensi affetti. Yalnız banko hakkı olan iki yüz bin Frank alıp garson lara bahşiş olarak dağıttı. Bu ağır dersi alan Rus Prensi ise artık oralarda tutunamamoş, ertesi gün Monte Carlo’yu terketmişti.
Tüm İçerikler