ARA
OSMANLI HİKAYELERİ
 Sultan İkinci Bâyezîd Han zamanında Kili ve Akkerman alınmış, Osmanlılar Boğdan prensliğiyle Karadeniz arasına girerek, Boğdan'ın deniz yolunu kapamışlar, bu sebeple prensliğin ekonomik varlığı tehlikeye düşmüştü. Boğdanlılar bu iki kalenin geri alınmasını düşündüler. Kalenin zabtından sonra, Akkerman'da kalmış olan bâzı Boğdanlılar, Boğdan prensine haber gönderip, onu kalenin alınması için davet ettiler. Boğdanlılar, kale muhafızları nın gafletinden istifâde ile ipler takarak bir kısmı kaleye çıktı. Bir kısmı da iplerin üzerinde iken muhafızlar haber alarak kaleye girenleri yakalayıp, diğerlerinin de iplerini kestiler. Boğdan beyinin bu hareketi üzerine Rumeli beylerbeyi Hadim Ali Pasa'ya Boğdan seferine çıkması emredildi. Hadim Ali Pasa 1485 Eylül'ünde Boğdan'a girdi. Boğdan prensi ise mukavemet edemeyeceğini anlayarak hem yardım istemek hem de hayâtını kurtarmak için Lehistan kralı Kazimir'in yanına gitti. Hadim Ali Pasa kuvvetleri döndükten sonra memleketine varan Boğdan prensi, 1486'da Kili ve Akkerman taraflarına tekrar taarruz etti. Bunun üzerine akıncı kumandanı ve Silistre sancakbeyi Malkoçoğlu Bâli Bey, Boğdan harekâtına me'mur edildi. Malkoçoğlu Bâli Bey'in Boğdan'a girmesi üzerine Boğdan prensi Stefan Çel Mare, Leh ve Macar krallarından yardım istedi. Onlar da bir takım yardımcı kuvvet gönderdiler. Prut nehri üzerine köprü kuran Malkoçoğlu Bâli Bey, kendi akıncılariyle orada durup timarlı sipâhî kuvvetlerini ileri gönderdi. Bu sırada düşman gözcü kuvvetleri, Malkoçoğlu üzerine baskın yaptıysa da hiç telaş göstermeyen bu tecrübeli kumandan, bir taraftan hücumlara karşılık verdi, diğer taraftan da bir kısım kuvvetlerini bayrakları ve mızraklariyle beraber pusuya yatırarak yanındaki az askerle bir müddet çarpıştı. Sonunda, pusudaki askerlerini birdenbire çıkararak, yeni kuvvet geldi zannıyla düşmanın maneviyâtini sarsıp, onlari bozguna uğrattı ve bir hayli ganîmet topladı. Boğdan prensi Stefan Çel Mare, Osmanlılarla basa çıkamıyacağını anlayınca; dört bin altın vergi vermek suretiyle Osmanlı hâkimiyetine girdi.Lehistan kralı Jan Albert, Osmanlı himayesinde bulunan Boğdan üzerine 1497 senesinde taarruz etti. Osmanlı hükümeti daha önce Lehlilerle imzalanmış andlasmanın hükmü kalmadığını ileri sürerek Silistre sancakbeyi ve akıncıbeyi Malkoçoğlu Bâli Bey'i 1498 senesi ilkbaharında kırk bin kişilik bir kuvvetle Lehistan'a yolladı. Malkoçoğlu'nun idaresindeki Osmanlı kuvvetleri, Turla yâni Dinyester suyunu nehir gemileri üzerine kurdukları köprüden geçerek Lehistan'a girdiler. Bâli Bey büyük oğlu Ali Bey'i askerine ardçı ve küçük oğlu Tur Ali Bey'i de öncü yaparak Leh topraklarında ilerledi. Dinyester üzerindeki Karkova veya Sorukhisarı daha içeride Dresni, Glagori, Cinanca, Gelebanya ile Leh kralının sayfiyesi olan Braklav kalelerini fethetti. Muhkem bir kale olan Radimin hisarı alınamadı. Bâli Bey burada kalarak, oğlu Tur Ali Bey ile Yahyâpaşazâde bâzı yerleri ele geçirdikten sonra geri döndüler. Hasan Voyvoda ismindeki bir akıncı beyi de, bir günlük yere akın yaptıktan sonra, bir çok ganimetle geri döndü.Bu sırada düşman, Dinyester nehri üzerindeki köprüyü yıkmış, köprüden sonra geçilecek olan dar derbendi (vadiyi) tahkim etmis ve Bâli Bey'in dönüş yolunu kapatmıştı. Mevsimin ilerlemesi sebebiyle geri dönmeye hazırlanan ve köprünün yıkıldığını haber alan Bâli Bey, Hasan Voyvoda'yi gönderip Dinyester nehri üzerine yeni bir köprü kurdurdu. Köprü geçildikten sonra iki gün içinde cereyan eden çarpışmalar neticesinde derbend zapt olunarak, asker orayı selâmetle geçti. Daha sonra, bâzı zor durumları da tecrübesi ve cesaretiyle aşan Bâli Bey, Akkerman yoluyla huduttan içeri girdi. Bu sefer de pek çok ganimet elde edilmiş, sefer esnasında hizmet ve sadâkat gösteren Boğdan voyvodasi Stefan Çel Mare, samur kürklü hil'at, beylerbeyliği rütbesi ile iki tuğlu sancak ve bir de başına giymek üzere yeniçeri orta kumandanlarının serpuşu olan ve kuka denilen tüylü serpuş ile taltif olundu.
 
Tüm İçerikler