ARA
OSMANLI HİKAYELERİ
 Bugünkü rakamlarla ülkemizle 6.5 milyar dolarlık ticaret hacmi bulunan Amerika Birleşik Devletleri (ABD), bundan tam 217 yıl evvel Osmanlı Devleti’yle ticaret anlaşması imzalaya bilmek için 45 yıl uğraşmıştı. Ülkemizle ilk ticari ilişkilerini 1785’de başlatan ABD’ye, 174 yıl önceki yıllık ihracatımız ise 400 bin dolar idi. ABD’nin genç bir devlet olarak dünya siyasetine girişinden sonra ilk ABD gemisinin 1797’de İzmir limanına geldi, daha sonra bir başka ABD gemisinin de İstanbul’a kadar gelmesiyle ilk ilişkilerin başladı. Amerikan senatosunun Osmanlı Devleti ile anlaşma yapmak için büyük çaba gösterdi. Bu konuda görevlendirilen heyetler içinde Benjamin Franklin’in de vardı. Bu iş için 1802 yılında ABD’nin İzmir’e bir konsolos tayin etti ve konsolos iki yıl kaldıktan sonra Osmanlı Devleti’nin konsoloslu ğunu tasdik etmemesi nedeniyle ülkesine geri dönmek zorunda kaldı. ABD’nin 1808 yılında yeniden konsolosluk için teşebbüse geçti, fakat Osmanlı devleti yine kabul etmedi ancak Kaptan Paşa’nın girişimi ile 1811 yılında ticari ataşelik benzeri bir görev için izin verildi. 1816 yılından sonra ABD heyetlerinin Osmanlı devletine daha sık gelip gitmeye başladı. 1820’den sonra bu trafik daha da arttı. Bu arada resmi olmamakla birlikte ticari ilişkiler sürdürüldü. Osmanlı Devleti’nin siyasi ve ekonomik olarak sıkıntılar içinde bulunduğu 1828 yılında yaklaşık 70 bin dolarlık mal aldığı ABD’ye yaklaşık 400 bin dolarlık mal sattı. ABD’nin Osmanlı ile ticaret anlaşması imzalayabilmek için 45 yıl uğraştı. Sonuçta iki ülke arasındaki ilk resmi anlaşma, 1830 yılında “Türk Amerikan Dostluk, Ticaret ve Seyr-i Sefain Anlaşması” adıyla imzalandı. Sultan II Mahmud’un, Amerika’nın dünyada rüştünü ispatlamış harp gemilerinin teknolojisinin Osmanlı Devleti’ne aktarılması şartıyla bu anlaşmaya razı oldu. Sultan II. Mahmud’un bu isteğinin anlaşmaya “gizli madde” olarak konuldu. Amerikan senato sunun ticaretle ilgili maddeleri kabul ederken, gizli maddeyi anlaşmadan çıkardı. Bunu duyan Sultan II. Mahmud ise ABD elçisini huzurundan kovdu. Bu olaydan kısa bir süre sonra Sarayburnu’na gelen bir ABD savaş gemisinin “içindeki gemi yapım malzemeleri ile satışa çıkarıldığı” duyuruldu. Osmanlı Devleti de bu gemiyi hibe sayılabilecek bir bedelle satın almasıyla “gizli maddede öngörülen hususlar, ABD tarafından “gayrıresmi” olarak yerine getirildi. İlk buharlı gemimiz Bu tarihten sonra İstanbul’a gelen Amerikalı gemi mühendisleri, Sultan II. Mahmud’un himayesinde 1831-1839 yılları arasında Türkiye’nin ilk Amerikan tipi buharlı gemisini yaptılar. Sultan II. Mahmud bu mühendislere büyük bir tolerans gösterdi. Amerikalı mühendisler, istedikleri zaman Sultan II. Mahmud’un yanına girebildiler. Ancak idaredeki Ermenilerin entrikaları yüzünden Sultan II. Mahmud’un ani ölümünden sonra bu gemi mühendisleri İstanbul’u terketmek zorunda kaldılar ve 8 yıllık büyük hizmetler yarım kaldı. Henri Martini tüfekler Ticaret anlaşmasının imzalanmasından sonra Osmanlı Devleti, ABD’den büyük partiler halinde “Henri Martini” tipi tüfek satın aldı. Osmanlı Devleti Plevne Savaşı’nda da ABD’den aldığı Winchester adlı tüfek sayesinde büyük başarı kazandı. ABD’de üretilen beş seri atışlı bu silah o tarihlerde Avrupa’da bilinmiyordu. Osmanlı Devleti, tarihe geçen Plevne Savaşı’nda da Ruslara bu tüfeklerle kan kusturdu. Çünkü beş seri atışlı bu tüfekler, savaş teknolojisini birden bire değiştirdi. Tabya savaşlarında bizimkilerin tüfekleri boşaldı diye hücuma kalkan Ruslar, seri tüfek atışıyla karşılaşınca büyük zayiat verdi. Savaşlarda bulunan Avrupalı gazeteciler bile bunların çok etkili tüfekler olduğunu yazdılar.
Tüm İçerikler