Resul-i kibriya’yı koruyor her zarardan.
Ümare nam bir genci, yanlarına alarak,
Hemen Ebu Talib’in hanesine vararak,
Dediler: (Bu gördüğün, Ümare ibni Velid,
Mekke’deki gençlerin içinde tek bir yiğit.
Çok yakışıklı olup, cemali pek güzeldir.
Hem dahi şair olup, ahlakı mükemmeldir.
Bunu sana verelim, bulunsun hep yanında.
Muhammedi bize ver, bunun karşılığında.
Kullan her hizmetinde, sen bu ibni Velid’i.
Biz alıp öldürelim, yeğenin Muhammed’i.)
Ebu Talip, bu söze hiddetlenip begayet,
Şöyle deyip, onları anında eyledi red:
(Önce siz, oğlunuzu verin ben öldüreyim.
Ondan sonra ben size yeğenimi vereyim.)
Bu cevap karşısında şaşıran o kâfirler,
Gayet meyus bir halde, ona şöyle dediler:
(Bizim çocuklarımız, Onun yaptığı gibi,
Yaparsa, sen onları al öldür pek tabii.)
Ebu Talip, onlara hiç yüz göstermeyerek,
Dedi: (Benim yeğenim, mübarek kişidir pek.
Sizin çocuklarınız, toplansalar külliyen,
Yine benim yeğenim, üstündür herbirinden.
Demek ben, oğlunuzu alıp besleyeceğim.
Size, öldürmek için oğlumu vereceğim.
Bu teklif, ne mantıksız, ne akılsızdır cidden.
Bir dişi deve bile, uzaktır böyle işten.
İş artık çığırından çıkmıştır, madem öyle,
Yeğenim Muhammed’in, bilin ki bundan böyle,
Düşmanı her kim ise, ben onun düşmanıyım.
Yapın ne isterseniz, Onu koruyacağım.)
Müşrikler, bir hışımla kalktılar yerlerinden.
Hepsi Ebu Talib’in ayrıldılar evinden.
Ebu Talip, aynı gün, Haşim oğullarını,
Toplayıp, haber verdi bunların yaptığını.
O gün, Resulullah’a yardım etmek babında,
Tam ittifak yapıldı akraba arasında.
Lakin bu ittifaka girmedi Ebu Leheb.
O, müşrikler yanında devamlı bulundu hep.
Ebu Talip dedi ki: (Ey yiğitler, hepiniz,
Yarın, kılıçlarınız belinizde geliniz.)
Ertesi gün, Resul’ü yanlarına alarak,
Kâbe’ye yürüdüler, kimseden korkmayarak.
Beytullah’ın yanında toplanmıştı müşrikler.
Gelip, o kâfirlerin karşısına geçtiler.
Ebu Talip, gür sesle dedi: (İşittim ki siz,
Yeğenim Muhammed’i öldürecekmişsiniz.
Bu ardımdaki gençler, elleri kılıçlarda.
Tek bir işaretimi beklerler şu sırada.
Onu öldürürseniz, o takdirde ben dahi,
Tek birinizi bile sağ bırakmam Vallahi.)
Müşrikler, bu sözlerden korkup dona kaldılar.
Hiçbir cevap vermeden, oradan dağıldılar.