Abdülmecid Şirvani, büyük islam âlimi.
İlmi ile, islama hizmet etti daimi.
Bir gün de buyurdu ki: (Elbette cenab-ı Hak,
Bu kısacık hayatta ihlasla yapılacak,
Hayırlı amellerle işlere, ahirette,
Nimetler verecektir ebediyen Cennette.
Sevgili Habibine uymayanlara dahi,
Cehennemde, azaplar yapacaktır ebedi.
Nitekim Hak teâlâ buyurdu ki mealen:
(Resulüme inanıp, bana ibadet eden,
Yani islamiyet’e tam tâbi olanlara,
Vadettiği nimeti verecek Hak teâlâ.
İmansızları ise, Cehenneme koyarak,
Çok azap yapacaktır hem de sonsuz olarak.
Kendisini, herkesten kıymetli, üstün gören,
Bu azgın kâfirleri, o zaman Cehennemden,
Kurtaracak, yardımcı kimse olmayacaktır.
Ve onlar, ebediyen ateşte yanacaktır.)
Allah, niçin onlar sonsuz azap yapacak?
Bunu, Hak teâlânın kendisi bilir ancak.
İnsanın kısa aklı, bunu hiç anlayamaz.
Çünkü bu yüksek ilme, insan aklı varamaz.
Bir islam âlimimiz, bu hususta şöyle der:
(Bunlar, sonsuz olarak yaşasalardı eğer,
Yine Hak teâlâya, inanmayacaklardı.
Yani sonsuz olarak, kâfir kalacaklardı.
Sonsuz olacağından küfürleri bunların,
Ebedi olacaktır azapları da yarın.)
Velhasıl dinimizin bütün hükümlerini,
Yani Hak teâlânın her emir ve nehyini,
Akla uydurmaya ve beğendirmeye kalkmak,
Anlamamak demektir Peygamberliği ancak.
Çünkü his organları, aklın idrak ettiği,
Şeyleri, anlamaktan aciz olduğu gibi,
Akıl da, peygamberlik makamında bilinen,
Anlaşılan şeyleri, anlayamaz katiyen.
Akla danışmaksızın inanmak, çıkar yoldur.
Ve böyle inanmaktan, başka da çare yoktur.
Aklın anlamadığı şeyler çoktur islamda.
Ama akla uymayan hiçbir şey yoktur onda.
Yani nakil yoluyla anlaşılan bilgiler,
Allah’ın sevdiği ve beğenmediği şeyler,
Hatta Hak teâlâya ibadet şekilleri,
Nakil yoluyla gelen, ahiret bilgileri,
Anlaşılabilseydi akıl yoluyla eğer,
Hiç gönderilmez idi binlerce Peygamberler.
Yani lüzum kalmazdı onların gelmesine.
Hatta kitaplara da gerek kalmazdı yine.
Herkes, aklına göre doğru yolu bulurdu.
Onlar, -hâşâ- boş yere gönderilmiş olurdu.)