(Davet et insanları islama aşikâre!)
O günden itibaren, Allah’ın Sevgilisi,
Dine, açık olarak davet etti herkesi.
Çıkıp safa dağına, seslendi ki bu kere:
(Ey Kureyş insanları, toplanınız bir yere!)
İnsanlar toplanınca, seslendi ki: (Ey kavmim!
Yalan söylediğimi duydunuz mu hiç benim?)
Hep birden dediler ki: (Duymadık hiçbir zaman.
Sen emin bir kişisin, uzaksın her yalandan.)
Buyurdu: (Ey insanlar, hamd olsun Rabbimize.
Ki, Peygamber eyleyip, gönderdi beni size.
O Allah ki, yerlerin göklerin sahibidir.
O Allah ki, her şeyin malikidir ve birdir.
Rab yoktur Ondan başka, ibadete müstehak.
Her canlıyı yaratan, öldüren Odur ancak.)
Ebu Leheb, hiddetle bağırdı o Server’e:
(Bizi, bunun için mi topladın sen bu yere?)
Ve hemen cemaate döndürerek yüzünü,
Dedi: (Bu divanedir, dinlemeyin sözünü.)
Oraya toplananlar, duyunca bunu ondan,
Hiç iman etmeksizin, ayrıldılar oradan.
Sonradan birer birer artınca müslümanlar,
Bir araya geldiler hemen inanmayanlar.
Gelip Ebu Talib’e dediler: (Sen bilirsin.
Sen, sevip saydığımız kişilerden birisin.
Gözetiriz rızanı bizler her hal-ü kârda.
Lakin senin yeğenin, bak neyler bu arada?
Aba-ü ecdadının dinini terk ederek,
Yeni din ihdas etti Peygamberim diyerek.
Senin ikazlarınla vazgeçmezse O eğer,
Biz hakkından geliriz düşünüp bir çareler.
Aksi halde, Mekke’de ya O olur, ya da biz.
Onun bu işlerine kalmadı takatimiz.)
Ebu Talip, ısrarla koruyordu Resul’ü.
Onun üzülmesine yoktu hiç tahammülü.
O üzülmesin diye, sakladı bunu Ondan.
Yatıştırıp gönderdi, kâfirleri yanından.
Lakin bir müddet sonra, geldiler ona yine.
Dediler: (Bir şey söyle artık şu yeğenine.
Yoksa, çarpışacağız şu andan itibaren.)
Ebu Talip üzülüp, Resul’e geldi hemen.
Başını öne eğip, dedi: (Kuzum, dikkat et!
Kureyş, senin hakkında ediyorlar şikayet.
Sana düşman oldular bu günden sonra artık.
Akraba arasında, kötü şeydir düşmanlık.)
Buyurdu ki: (Ey amcam, eğer ki o kimseler,
Sağ elime Güneşi, sola Ay’ı verseler.
Vazgeçmem, çalışırım elimden ne gelirse.
Hatta canımı bile veririm gerekirse.)
Bu sözleri söyleyip, hızla kalktı yerinden.
Mübarek gözlerine yaş doldu kederinden.
Anladı Ebu Talip Resul’ü üzdüğünü.
Pişman olup, hemence geri aldı sözünü.
Dedi ki: (Sen devam et, asla korkma kimseden.
Hep himaye ederim, hayatta oldukça ben.)