Mevlana hazretleri, merhamet sahibiydi.
Hayvanlara bile o, gayet şefkatli idi.
Bir gün, sevdiklerinden para verip birine,
Bir ekmek aldırarak, aldı onu eline.
Sonra, bir viraneye gidiverip o saat,
Yedirdi bir köpeğe eliyle onu bizzat.
Takib etti o kimse, nereye gittiğini.
Ve gördü bir köpeğe ekmek yedirdiğini.
Mevlana, ona gelip buyurdu ki: (Ey filan!
Bilirim, yedi gündür aç duruyor bu hayvan.
Yeni yavrulamıştır hem de şu viranede.
Onları bırakıp da, ayrılmıyor yine de.
Bir anne şefkatiyle yavrulara bakıyor.
Yanlarında bekleyip, bir yere ayrılmıyor.
Resulullah, hadiste buyuruyor ki zira:
(Allah da, rahmet eder merhametli kullara.
Ey Eshabım, siz dahi olun ki merhametli,
Merhamet eylesinler size de sema ehli.)
Birbirinden habersiz kırk kişi, ayrı ayrı,
Eve davet ettiler bir gece Mevlana’yı.
Hiçbirini kırmayıp, eylediler icabet.
Hepsi ile oturup, ettiler gece sohbet.
Ertesi gün, onlardan birbirini görenler,
Hemen birbirlerine verdiler bunu haber.
Velakin diğerleri, şaşırarak bir nice,
Dediler ki: (Mevlana, bizde idi dün gece.)
Halbuki hiç birinde değildi o büyük zat.
Kendi hanelerinde, yalnız idi o saat.
Hazret-i Mevlana’nın mübarek hanımları,
Diyor ki: Bir gün evde görmedik Mevlana'yı.
Halbuki biraz önce otururdu odada.
Biraz sonra baktık ki, görünmüyor ortada.
Biz böyle konuşurken, akşam oldu nihayet.
Sonra kapı açılıp, içeri etti avdet.
Çevirmek isteyince ayakkabılarını,
Gördüm kenarlarında Mekke’nin kumlarını.
Nereden geldiğini, ondan sual edince,
Buyurdu ki: (Mekke’de, bir dostum vardı önce.
Onun ziyaretine gitmiştim biraz evvel.
O kumlar da, Hicazın kumlarıdır muhtemel.)
Düşündüm ki: Bu kadar kısacık bir zamanda,
Hicaza gidip gelmek, nasıl olur acaba?
O, bunu anlayarak buyurdu ki: (veliler,
Keramet ehli olup, sanki ruh gibidirler.
Kısaltır Hak teâlâ onlar için bu yeri.
Bir adımda giderler, uzun mesafeleri.)