O Yahya bin Muaz ki, evliyanın büyüğü.
Vera ile takvada, vardı çok üstünlüğü.
Buyurdu ki: (Bir sevgi, hakiki ise şayet,
Bir iyilik görmekle, hiç artmaz o muhabbet.
Ve eğer bir kötülük görse de sevdiğinden,
Yine de, bir azalma olmaz o sevgisinden.
Ey insan, sen ne kadar edersen Hakk’a taat,
İnsanlar da, o kadar, sana eder itaat.
Sen, Allah'a ne kadar eylersen günah, isyan,
Sana dahi o kadar, karşı gelir çok insan.)
Bir gün de buyurdu ki: (Doğru, halis âlimler,
Sana, ebeveyninden daha şefkatlidirler.
Zira annen ve baban, sana merhametinden,
Kurtarır yalnız seni, dünya felaketinden.
Ama onlar, katarak, gündüze gecesini,
Cehennem ateşinden, kurtarır elbet seni.
Ey insan, bu dünyaya aldanma, onu tanı.
O, hep dolup boşalır, sanki bir yolcu hanı.
Bu gün burda olsan da, olmazsın belki yarın.
Zira ölebilirsin, gaflete gelme sakın.
Elini çabuk tut da, hazırlan bir an evvel.
Zira yaşıyanlara, ani gelir hep ecel.
Eğlenmeyi bırak da, ibadet yapmaya bak.
Zira zevk ve eğlence, ahirette olacak.
Eğer ki bir âlimde, varsa dünya sevgisi,
Onun, hiçbir kimseye, olmaz bir faidesi.
Zira kendine bile olmaz ki hayrı onun,
Nerde kaldı gayriye, faidesi dokunsun.)
Derdi ki: (Şayet ölüm, konsa idi pazara,
Ehlullah, başka şeye vermezlerdi hiç para.
Cehenneme götüren amelleri işleyip,
Sonra kalkıp, Cennete talip olmak, ne garip.
Ahmak şu kimsedir ki, çok günah işler de hep,
Sonra, Hak teâlânın affını eder talep.
Akıllı da şudur ki, dünyayı terk etmeden,
Ahiret azığını, hazır eder gitmeden.
Bilir ki, ahiretin tarlasıdır bu dünya.
Eker tohumlarını, çalışır ekseriya.
Kabre girmeden önce, oraya hazırlanır.
Bilir ki, her mümine, orada sual vardır.
Hem ölmeden, öğrenir cevabını onların.
Bilir ki, kendisine sorulur bunlar yarın.
Ey insan, itikadın, tam doğruysa Allah'a,
Sana, bundan kıymetli bir nimet olmaz daha.
Öyleyse, kork ve titre iman'ın gitmesinden.
Zira bir kelimeyle, gidebilir o da senden.
Küfrü mucip şeyleri, iyi öğren, ezberle.
İyilerle otur kalk, dost olma cahillerle.
Temin et gençliğinde, ilim, amel, ihlası.
Budur maksat ve gaye, budur işin esası.)