Zekeriya Ensari, halis Allah adamı.
Hizmet ile geçmişti hayatının tamamı.
O, bir gün buyurdu ki: (İslama hizmet için,
Tam ihlaslı olması lazım gelir kişinin.
Zerre kadar menfaat düşünürse hizmette,
Onun faidesini göremez ahirette.
Yine böyle birinin kitabını okuyan,
İstifade yerine, çok zarar görür ondan.
Vaktiyle bir talebe, bir küçük kitap görmüş.
Hemence onu alıp, hocasına götürmüş.
(Oku da dinleyeyim bir miktar) buyurunca,
Okumuş hocasına, o kitaptan bir parça.
Dinleyip, (Biraz daha okuyuver) buyurmuş.
Talebe (Peki) deyip, biraz daha okumuş.
Sonradan, (Yine oku, yine oku...) diyerek,
Dinlemiş o kitabı, başından sonuna dek.
Talebe, şu hususu çok merak etmiş ancak,
Ki, o kitap hakkında acep ne buyuracak?
Buyurmuş ki: (Tamamı doğru ve yerindedir.
Hiç yanlış yok ve lakin okuyan zehirlenir.
Sebebine gelince, habistir bunu yazan.
Bir zulmet yayılıyor, satırlar arasından.
Zira o, bu kitabı yazmamış Allah için.
Sırf para kazanmaktır maksadı o kişinin.)
Ekmek yemek gibidir, yani kitap okumak.
Ve yahut da su içmek gibidir ki bir bardak,
Pis, necis bir bardağa, temiz su konur ise,
Onu, o pis bardaktan içebilir mi kimse?
Hatta bilmese bile onun pis olduğunu,
İçerse, zehirlenir ve hasta yapar onu.
Kitap okumak dahi, böyle tehlikelidir.
Kim yazmış? Öncelikle bunu bilmek gerektir.
Hakiki bir âlimin yazdığı kitap ise,
Onu okuyanlardan, faydalanır her kimse.
Yine islamiyet’ten bir şey öğrenmek için,
Sohbetine gitmek de herhangi bir kişinin,
Gayet tehlikelidir yine aynı sebepten.
Zira ahiretini yıkabilir o hepten.
Bir Allah adamının kitabı ve sohbeti,
Siler atar kalpteki karartı ve zulmeti.
Lakin böyle değilse durumu o kişinin,
Öldürücü zehirdir, sözleri herkes için.
Bu iş, iki tarafı keskin kılıç gibidir.
Ya kalpleri temizler, yahut da bir zehirdir.
Halis bir müslümanın, bir tek kelamı ile,
Hidayete kavuşur, bir insan tamamiyle.
Lakin cahil ve habis bir kişinin sözleri,
Felakete sürükler, dinleyen kimseleri.
Halis mümin olmanın nişanı, icraattır.
Yani farzları yapıp, her günahtan kaçmaktır.)