Bir gün, Dar-ül Erkam’a gitmiştim o günlerde.
O gün Resulullah’ı bir göreyim diyordum.
Huzurunda müslüman olmayı istiyordum.
Gittiğimde, Süheyb’e rastladım oralarda.
Beni görüp sordu ki: (Ne ararsın burada?)
Gayemi söyleyince, o dedi ki: (Ben dahi,
Aynı bu maksat ile gelmiş idim Vallahi.)
İkimiz beraberce, girdik huzurlarına.
İman edip katıldık, müminlerin safına.
Müşrikler haber aldı Ammar iman edince,
Çok ağır işkenceler yaptılar ona nice.
Derlerdi ki: (Allah’ı inkâr et, dön dininden!
Yalnız Lat ve Uzza’ya tap, kurtul elimizden.)
O da, her defasında onları ederdi red.
Derdi ki: (Rabbim Allah, Peygamberim Muhammed.)
Müşrikler, bu cevaba sinirlenerek yine,
Sıcak kaya koyardı göğsünün üzerine.
Bazan kuyu içine, insafsızca atarak,
Öldürmek isterlerdi onu suda boğarak.
Bir gün, Resulullah’ın gelerek huzuruna,
(Takatımız kalmadı) diye arz etti Ona.
Resulullah üzülüp, buyurdu: (Sabrediniz!)
Sonra iki elini açıp Peygamberimiz,
Buyurdu ki: (Ya rabbi, Ammar ailesinden,
Cehennem azabını tattırma birine sen.)
Validesi (Sümeyye), sonra babası (Yaser),
Ve kardeşi (Abdullah), hepsi iman ettiler.
Müşrikler, nasıl cefa yaparlarsa Ammar’a,
Daha ziyadesini yaparlardı bunlara.
Bunlara da (İslamı inkâr edin!) derlerdi.
Onlar, her defasında bunu reddederlerdi.
Derlerdi: (Derimizi yüzseniz de bizim siz,
Yine de bu hususta dinlemeyiz sizi biz.
Ve hatta dilim dilim bizi doğrasanız da,
Yine göremezsiniz bizi siz aranızda.)
O insafsız kâfirler, Yaser ailesine,
Çok feci işkenceler yaparken böylesine,
Allah’ın Sevgilisi oradan geçiyordu.
Hallerine acıyıp, hemen şöyle buyurdu:
(Ey Yaser ailesi, sabredip sevininiz.
Şüphe yok ki Cennettir mükafat yerleriniz.)
Yine bir gün kâfirler, Yaser ailesine,
Dayanılmaz cefalar edip o gün hepsine,
Hazret-i Yaser ile oğlu Abdullah’ı hem,
Okla şehid ederek verdiler büyük elem.
Ebu Cehil alçağı, Sümeyye Hatunun da,
İple ayaklarını bağlayıp en sonunda,
İplerin uçlarını, iki ayrı deveye,
Bağlatıp sürdü sonra, ters istikametlere.
Bu korkunç işkenceyle, vücudu parçalanan,
Sümeyye hazretleri, ilk şehid oldu o an.
Bunu, Resulullah ve Eshabı öğrenince,
Daha sıklaştırdılar saflarını iyice.