Ebu Bekr ibni Kavvam, devrinin bir tekiydi.
Kerametler sahibi, bir büyük veli idi.
Talebesinden biri anlatır ki şöylece:
Hacca niyetlenmiştik bir sene ailece.
Annem, babam, bir de ben, yol için hazırlandık.
Ve bir sabah erkenden, sefere çıktık artık.
Annem ile babamda, var idi birer binek.
Ben de, arkalarından giderdim yürüyerek.
Yaşlı olduklarından pederimle validem,
Her bir hizmetlerini, ben görüyor idim hem.
Hicaz topraklarına ulaşınca nihayet,
Mekke’ye varmak için, eyledik daha gayret.
Bunun için gece de, durmadan gidiyorduk.
Bir an önce Kâbe’ye varabilsek diyorduk.
Lakin bende vardı ki bir kulunç hastalığı,
Bir gece, çok şiddetli oldu acı ve ağrı.
Bir kenara çekilip, ettim az istirahat.
Zira hiç yürümeye, yok idi bende takat.
Biraz dinleneyim de, yetişirim onlara.
Diye düşünerekten, oturdum bir kenara.
Ve lakin oturunca, çok yorgun olduğumdan,
Çabucak uyumuşum, daha oturduğum an.
Uyanınca gördüm ki, vakit çok ilerlemiş.
Ve hatta sabah olup, güneş hayli yükselmiş.
Yok idi ortalarda pederimle validem.
O zaman sardı beni, bir üzüntü ve elem.
Başladım ağlamaya, kalmıştım çünkü bi-kes.
O sırada gaibden, işittim şöyle bir ses:
Diyordu: (Üstadını çağır ki imdadına,
Ulaştırsın o seni, annen ile babana.)
Aklım başıma geldi işitince bunu ben.
Hocam İbni Kavvam’ı vesile ettim hemen.
Dedim: (Ya İbni Kavvam, sıkıntıdayım gayet.
Allah’ın izni ile, yetiş, bana imdat et!)
Sona ermemişti ki henüz benim bu duam,
Baktım, yanıbaşımda duruyor İbni Kavvam.
Buyurdu ki: (Ey oğlum, ne için ağlıyorsun?
Sana yardıma geldim, üzülme, olma mahzun.)
Hadiseyi anlatıp, dedim ki üstadıma:
(Beni ulaştırınız, annem ile babama.)
O, elimden tutarak dedi: (Yürü evladım!)
Onun ile birlikte, yürüdük birkaç adım.
Bir de baktım, ilerde, pederimle validem,
Oturmuşlar bir yere, ağlıyorlar idi hem.
Geldiğimi görünce, yerlerinden kalkarak,
Boynuma sarıldılar, sevince gark olarak.
Dediler: (Biz kesmiştik sendin ümidimizi.
Çok şükür kavuşturdu Rabbimiz tekrar bizi.)
Hadiseyi anlatıp, dedim: (Ey annem, babam!
Bize imdat eyledi, hocamız İbni Kavvam.
Onu vesile edip, dua ettim Allah’a.
Yetişti imdadıma bitmeden henüz dua.)
Sevinip, yolumuza devam ettik o günü.
Daha iyi anladık onun büyüklüğünü.