Devlet memurlarından var idi ki birisi,
Hazret-i Mevlana’ya pek çok idi sevgisi.
Onun sohbetlerinden alırdı ki öyle tad,
Yanından ayrılmayı istemezdi bir saat.
İsterdi ki, o zatın bulunsun yanında hep.
İstifa düşünürdü işinden bundan sebep.
Nihayet bu hususu, arz eyledi bir defa:
(Efendim, vazifemden edeyim mi istifa?)
Mevlana hazretleri, vermeyip buna izin,
Ona, şu menkıbeyi anlattı bunun için:
Harun Reşid devrinde, var idi ki bir kişi,
Zabıta amirliği yapmaktı onun işi.
Hem de vazifesini yapıyordu mükemmel.
Zayıfların hakkını koruyordu pek güzel.
O zatın sayesinde, o zaman müslümanlar,
Gayet rahat yaşar ve görmezlerdi bir zarar.
Hazret-i Hızır dahi teşrif edip bu zata,
Sohbet ederler idi onunla her gün hatta.
Bu zabıta amiri, bir gün vazifesinden,
İstifasını verip, ayrılıp gitti birden.
İnsanlardan ayrılıp, çekildi bir tarafa.
İnziva hayatını tercih etti bu defa.
Gece gün ibadete etse de böyle devam.
Gelmez oldu yanına Hızır aleyhisselam.
Bir gece, rüyasında o, hazret-i Hızır’ı,
Görüp sual edince kendisinden bu sırrı,
Buyurdu ki: (Ben sana geliyordum önce hep.
İbadet ve taatin, değildi buna sebep.
O mühim vazifende çalışırken evvelce,
İnsanların işini görüyordun güzelce.
Hak ve adalet ile yapıyordun o işi.
Sayende, gayet rahat yaşıyordu çok kişi.
Hizmet ettiğin için sen böyle çok insana,
Ben dahi, bu sebepten gelirdim sık sık sana.
İnsanlara hizmeti terk edince sen fakat,
Halk düştü sıkıntıya, kalmadı huzur, rahat.
Çünkü senin yerine, geldi çok zalim biri.
Bozuldu bu sebepten, insanların dirliği.
Menfaatin uğruna terk ettin o işi sen.
İnsanlar, sıkıntıya düştü senin yüzünden.)
O kişi, uykusundan uyanınca o sabah,
Yanlış iş yaptığını anlayıp, dedi: (Eyvah!)
Ve hemen hükümdara arz edip bunu tekrar,
Ve o mühim hizmette bulundu uzun yıllar.
İnsanlar, kavuştular tekrar eski huzura.
Kavuştu kendi dahi, yine her gün Hızır’a.)
Bunları, Mevlana’dan dinleyince o adam,
İstifadan vaz geçip, hizmete etti devam.