Asıl adı Şuayb bin Hasen ise de, ancak,
(Ebu Midyen Mağribi) denir lakab olarak.
Endülüs’te doğdu ve hep Fas’ta sürdü hayat.
Binyüzdoksanyedi’de, orada etti vefat.
İlmi, (Ebu Ya’zi)den aldı daha ziyade.
Sonra Gavs-ül a’zamdan etti çok istifade.
Maliki mezhebinde, bir fıkıh âlimiydi.
Muhyiddin-i Arabi, onun talebesiydi.
Diğer ilimlerde de mahir idi çok yine.
İnsanlar, akın akın gelirdi sohbetine.
İnce, kibar ve zarif, mütevazı idi hem.
Kerametler sahibi bir zat idi mükerrem.
Âlimler, edep ile otururdu önüne.
İlim, hikmet saçardı hep onların gönlüne.
Bereketlenmek için, o devirde insanlar,
Bu zata el sürmeyi bilirlerdi büyük kâr.
Biri sordu: (Efendim, insanlar böyle size,
Yapınca, kibir ucub gelmez mi nefsinize?)
Buyurdu: (Asırlardır peygamberler, veliler,
Hacer-ül esved’e de, böyle hep el sürerler.
Nasıl gelmiyor ise ona ucub ve kibir,
Bizim durumumuz da, aynen bunun gibidir.)
Bir deniz sahilinde dururken bu büyük zat,
Bir düşman gemisi de, yanaştı tam o saat.
Müslüman esirlerle dolu idi gemi de.
İnip, esir aldılar bu büyük veliyi de.
Sonra da dediler ki: (Yola devam edelim.)
Ve lakin gemileri, yürümedi bir milim.
Çok uğraştılarsa da gemiyi yürütmeye,
Fakat gemi, mıh gibi çakılmıştı o yere.
Zalimler, anladılar hemen hatalarını.
Ve serbest bıraktılar bu Allah adamını.
Lakin o buyurdu ki: (Esirleri kâmilen,
Serbest bırakmazsanız, ben de çıkmam gemiden.)
Zalimler baktılar ki, yok başka çareleri.
Bıraktılar bilcümle müslüman esirleri.
En son Ebu Midyen de çıkar çıkmaz gemiden,
Başladı harekete gemileri yeniden.
O, bir gün buyurdu ki: (İşin başı, muhabbet.
Allah adamlarını sevmeye edin gayret.
Onların hürmetine, yağıyor yağmur ve kar.
Onların kalplerinden, kalplere feyiz akar.
Muhabbet bağı ile akıp gelir feyiz, nur.
Feyzin miktarı ise, bu sevgi kadar olur.
Onlara, ne kadar çok beslenirse muhabbet,
Kalbe, o kadar fazla akar feyiz, bereket.
Muhabbet az olsa da, o feyiz yine akar.
Yeter ki, o zatlara olmasın kalpte inkâr.
Eğer inkâr var ise, o feyiz gelmez olur.
Zira buyuruldu ki: İnkâr eden, mahrumdur.
Tanımamış olsa da o veliyi birisi,
Az da olsa, feyzinden olur istifadesi.
Lakin onu severse, daha çok faydalanır.
Çünkü feyzin miktarı, muhabbete bağlıdır.)