Bayezid-i Bistami, yaraniyle bir kere,
Bir iş için, beraber giderlerken bir yere,
Geçmek icab eyledi daracık bir sokaktan.
O ara, bir köpek de geliyordu uzaktan.
Durup geri çekildi, yol verdi o hayvana.
Buna, yanındakiler veremedi bir mana.
Düşündüler ki: İnsan, hayvandan şereflidir.
Hem de bizim hocamız, sultan-ül arifin’dir.
Yanında olanlar da, en üstün talebesi.
İlim sahibi olup, velidir hem de hepsi.
Bütün bunlara rağmen, ne sebep var ki buna,
Kendi geri çekilip, yol verdi o hayvana?
O anda Bayezid-i Bistami hazretleri,
Anladı talebenin kalbinden geçenleri.
Buyurdu ki: Şu köpek, lisan-ı hali ile,
Diyor ki: (Ey Bayezid, gururlanma nafile.
Sana, bu evliyalık hırkasını verdiler.
Bana ise, köpeklik postunu giydirdiler.
Ve lakin şunu dahi unutma ki hiç sakın,
Tersi olabilirdi şimdi vaki olanın.)
O böyle söyleyince lisan-ı hali ile,
Ben, geriye çekildim ve yol verdim haliyle.
Onun için, birini, siz uçarken görseniz,
Onun faziletine sakın hükmetmeyiniz.
Bir insanın, fazilet sahibi olduğunu,
Anlamak isterseniz, şununla ölçün onu:
İslamın her emrine, farzına, sünnetine,
Uymakta, o kimsenin bakın ki dikkati ne?
Hak teâlâ, her ne ki etmişse yasak, haram,
Büyük küçük demeyip, kaçıyor mu acep tam?
Varsa bu hususlarda titizlik ve gayreti,
Din büyüklerine de var ise muhabbeti,
Fazilet sahibidir, yaklaşın o kişiye.
Bu işte ölçü budur, bakmayın başka şeye.
Eğer bu iki şeyde, olursa bir gevşeklik,
Felaket başlangıcı demektir işte bu ilk.)
Bir gün de buyurdu ki: (Ya hayır söyle, ya sus.
Her a’zanı, hayırlı işlere eyle mahsus.
Nefsini, sıkı sıkı bugün çek ki hesaba,
Atmasın ahirette, seni çetin azaba.
İlim ve edebini, her an muhafaza et.
Kulların hukukuna, eyle fazla riayet.
Ayrılma ibadetten, sarıl güzel ahlaka.
Şefkatli, yumuşak ol, iyilik eyle halka.
Allahü teâlâyı unutturacak olan,
Ne gibi işler varsa, uzak dur hep onlardan.
Haramdan, gözlerini eyle tam muhafaza.
Yoksa ateşle dolar yarın Allah mahfaza.
Yaptığın ibadeti, noksan ve kusurlu bul.
Onlar için, istiğfar eyle ki, olsun kabul.)