Hace Ahmed Yesevi, küçük yaşından beri,
Her sünnete riayet ediyordu ekseri.
Ve altmışüç yaşına geldiğinde o hatta,
Artık arzu etmedi bulunsun bu hayatta.
Derdi ki: (Resulullah, bu yaşta etti vefat.
Yakışır mı süreyim dünyada hala hayat?)
Bir hücre yaptırarak yer atında o günü,
Hep orada geçirdi geri kalan ömrünü.
Mezar gibi bir yerdi, dar, küçük ve karanlık.
O yerde, ibadetle ömür sürdü o artık.
Kendini vefat etmiş düşünerek, öylece,
İlim ve ibadetle geçirdi gündüz gece.
Yüzyirmiüç yaşında ettiğinde o vefat,
Bu yerde, altmış sene sürmüş oldu bir hayat.
Yesi şehrine yakın var idi ki bir diyar,
Düşman idi o zata o beldede olanlar.
Günden güne, şöhreti çoğalınca bu zatın,
Ona düşmanlığı da, artıyordu bu halkın.
Bunlar, bir gün toplanıp aldılar ki bir karar,
Hırsızlık suçu ile onu karalayalar.
Bunun için, bir sığır kesiverip bir gece,
Dergahın avlusuna bıraktılar gizlice.
Ertesi gün, bu işi yapan o edepsiz halk,
Bu plan gereğince, bir yerde toplanarak,
Hep birden, o dergahın kapısına geldiler.
(Sığırımız çalınmış, siz aldınız) dediler.
Ahmet Yesevi ise biliyordu bu hali.
Yine onlar namına kederlendi bir hayli.
Dışarda o ahmaklar, hiç haya etmeksizin,
Israr ediyorlardı avluya girmek için.
O sığırı, avluda bularak onlar güya,
(Hırsız) diyeceklerdi bu büyük evliyaya.
Avlunun kapısını açarak o bu sefer,
Hiddetle buyurdu ki: (Haydi, girin köpekler!)
Girince çapulcular o avlunun içine,
Girdiler hepsi birden, birer (köpek) şekline.
Kestikleri sığıra, birden hücum ederek,
Çok kısa bir zamanda bitirdiler yiyerek.
Lakin çok üzüldüler köpek olduklarına.
Kurtulmaları için, yalvardılar hep ona.
Yine merhamet edip Hace Ahmed Yesevi,
Kurtardı köpeklikten yine o kimseleri.
Başka bir gün, Timur Han, giderken Buhara’ya,
Türkistan’da bir gece, gördü şöyle bir rüya:
Ona, Ahmed Yesevi buyurdu ki: (Ey yiğit!
Burada fazla kalma, hemen Buhara’ya git.
Oraya, ordun ile vasıl ol ki çabucak,
O memleketin fethi, sana nasip olacak.)
Timur Han, çok sevinip gördüğü bu rüyaya,
Bu işaret üzere, yürüdü Buhara’ya.
Alınca bu veliden, bu himmet ve duayı,
Onun bereketiyle fethetti Buhara’yı.
Hazret-i Hızır dahi yanındaydı Timur’un.
Evliya-yı kirama sevgisi çoktu onun.
Bir türbe yaptırdı ki, Ahmed-i Yesevi’ye,
Halen de durmaktadır o bütün haşmetiyle.