Ahmed-i Yesevi’nin tesirliydi sözleri,
Hidayete getirdi binlerle kimseleri.
Bir eseri vardı ki, (Divan-ı hikmet) diye,
Doludur, insanlara öğüt nasihat ile.
Bir yerde buyurur ki: (Korkunuz, sakınınız!
Dünya adamlarıyle yakınlık kurmayınız.
Dünya malı, geçici, hem de aldatıcıdır.
Bugün senin ise de, yarın başkasınındır.
Aklı olan, buna hiç gönül vermez velhasıl.
Ahiret derdi ile dertlenmiştir o asıl.
Bu dert, onun öyle çok sarmıştır ki içini,
Düşünür gece gündüz Cehennem ateşini.
Günah ve kusurları, dağ gibi gelir ona.
Bu yüzden boynu bükük, mahcuptur Allah’ına.
Rabbinin dergahında, affa kavuşmak için,
Gece sessizliğinde, ağlar hep için için.)
Bir yerde buyurdu ki: (Allah’tan başkasını,
Kalbinizden atarak, silin gönül pasını.
Dinin emirlerini, öğrenip ince ince,
Yapın her işinizi, bu esas mucibince.
Dinini öğrenmeden, tasavvufla uğraşan,
Kimsenin imanını, gizlice çalar şeytan.
Bazı harikulade halleri görülse de,
Hakirdir, zira onlar istidracdır hepsi de.
Evliya zannetse de kendisini o kişi,
Hiç muteber değildir indallah hiçbir işi.
Eğer islamiyet’i bilmezse bir müslüman,
Dünya ve ahirette, görür çok zarar, ziyan.)
Yine o buyurdu ki: (Dinleyin ey insanlar!
Gönüller kararıyor, işlendikçe günahlar.
Bu günah kirlerinin temizlemesi için,
Çok tövbe etmelidir, yolu budur bu işin.
Allah’ın rızasını gözetin ki her zaman,
Ancak böyle kurtulur ahirette müslüman.
Sakın mala ve mülke gönül bağlamayın ki,
Elden çıkar sonunda, değildir çünkü baki.
Malının çokluğuyla, ahmaklar mağrur olur.
Onlar, iki cihanda bulamaz rahat, huzur.
Karun dahi, malıyla övünürdü ki yine,
Mallarıyla birlikte, geçti yerin dibine.
Kâfir de olsa bile, sakının kalp kırmaktan.
Zira daha günahtır bu, Kâbe’yi yıkmaktan.
Resulün sünnetidir, gariplere merhamet.
Garip sevindirmeye ediniz sa’y-ü gayret.
Görürseniz zavallı, gönlü kırık birini,
Derdine merhem olup, ferahlatın kalbini.
Zira siz, bu dünyada merhamet ederseniz,
Size de, mahşer günü şefkat eder Rabbimiz.)