Sahabe-i kiramın önde gelenlerinden.
Ve Hazret-i Ömer’in ünlü valilerinden.
Hayber’den itibaren, Sahabenin gittiği,
Cenklerde, Resul ile savaştı arslan gibi.
Ve hazret-i Ömer’in halifelik devrinde,
Bulundu senelerce, Humus valiliğinde.
Öyle yapar idi ki milletin hizmetini,
Sırf bunu düşünmekten, unuturdu kendini.
Gayet fakir olarak, zühd ile yaşıyordu.
Onun bu durumunu görenler, şaşıyordu.
Halife Ömer Faruk, emretti bir kimseye:
(Humus fakirlerinin listesini yap!) diye.
Getirince, baktı ve hayret etti bir hayli.
Zira gelen listenin başındaydı o vali.
Humus’lular dedi ki o zaman Halifeye:
(Valimiz kabul etmez kimseden bir hediye.)
Halife Ömer Faruk vali için bir ara,
(Kusuru var mı?) diye sordu Humuslulara.
Dediler: (Ey Halife, var bazı kusurları.
Müsade ederseniz arz edelim onları.
Hergün kuşluk vaktinde gelir ancak işine.
Gece ise, hiç çıkmaz milletinin içine.
Hafta sonu, evinde kabul etmez kimseyi.
Görüşmez kimse ile, misafir olsa dahi.
Sahabeden Hubeyb’i hatırladığı zaman,
Öyle çok üzülür ki, bayılıp düşer o an.)
Davet etti Halife yanına valisini.
Geldiğinde, sorarak aldı ifadesini.
Vali, cevap olarak dedi ki Halifeye:
(Evet, kuşluk vaktinde giderim vazifeye.
Zira zevcem hastadır, yapamaz her hizmeti.
Ben yaparım evimde her işi bizatihi.
Geceleri, evimden çıkmam millet içine.
Zira gündüz ayırdım, milletimin işine.
Gündüz yapmış olduğum işlerimin, ekseri,
Muhasebelerini yaparım geceleri.
Hafta sonu, evime misafir gelse bile,
Kabul etmem onları, görüşmem kimse ile.
Zira tek elbisem var, yıkarım hafta sonu.
Kuruyuncaya kadar, beklerim evde onu.
Hubeyb’in ölümünü her hatırladığımda,
Üzüntümden, kendimi kaybederim anında.
Zira küffar, asarken o şehid sahabiyi,
Müşrikler arasında bulunurdum ben dahi,
Mani olabilirdim belki de ben onlara.
Lakin henüz imana gelmemiştim o ara.)
Halife, dinleyince bu mübarek valiyi,
Buyurdu ki: (Ey Said, bu hallerin ne iyi.)