İmam buyuruyor ki Kimya-yı saadet’te:
(Nefse, ceza vermeli her günahta elbette.
Hiç affetmemelidir onun bir hatasını.
Her günah işledikte, vermeli cezasını.
Eğer göz yumulursa, daha azar, şımarır.
Önüne geçilemez tehlikeli hal alır.
Mesela haram yerse, aç bırakmalı biraz.
Harama baktı ise, mubaha baktırılmaz.
Biri, cünüb olmuştu rüyasında bir gece.
Ve lakin tembellikten, gusl etmedi hemence.
Çünkü nefsi dedi ki: (Hava soğuk bu vakit.
Sabret, sabah olsun da, o zaman hamama git.)
Nefsi, bu vesveseyi verince kendisine,
Fırladı yatağından inad için nefsine.
Gusledip, hem nefsine ceza olsun diyerek,
İbadetle geçirdi geceyi sabaha dek.
Ve dedi ki: (Rabbinin emrettiği bir işte,
Gevşek davranan nefsin cezası budur işte.)
Ebu Talha vardı ki Sahabe-i kiramdan,
Namaz kılıyor idi bağ içinde bir zaman.
O ara, güzel bir kuş gelip kondu yanına.
Kaç rekat kıldığını şaşırdı bakıp ona.
O da, kendi kendine dedi ki: (Bak ey nefsim!
Benim, dünya malında, asla yok bir hevesim.
Rabbimin huzurunda ederken Ona taat,
Ondan gayri bir şeye edilir mi iltifat?
Madem ki düşüyorsun sen böyle bir hataya,
Ben de tasadduk ettim bu bağı fukaraya.)
Biri de anlatır ki: Babamız uyuyordu.
O sırada birisi, geldi ve onu sordu.
Ben de, (Babam uyuyor) deyince o kimseye,
(Bu zaman uyunur mu?) deyip döndü geriye.
Merak edip, ardından gidince onun biraz,
Baktım, kendi kendine diyor ki: (Ey boşboğaz!
Nene gerek, gayrinin işine karışırsın.
Niçin bir başkasının haliyle uğraşırsın?
Eğer uygun değilse akşama yakın yatmak,
Zararı ona olur, sana ne behey ahmak!
Bu günden itibaren bir sene müddet ile,
Her gecen, uyumadan geçecek ibadetle.)
Temim-i Dari vardı, Sahabedendi o da.
Bir akşam namazını, kaçırmıştı uykuda.
Uyanıp, çok üzüldü ve dedi ki nefsine:
(Sana, ceza olarak uyku yok tam bir sene.)
Yine Mecma adında bir kimse vardı ki hem,
Bir gün, bir pencerede kadın gördü namahrem.
O andan itibaren ahd etti ki o dahi:
(Artık bakmayacağım yukarıya Vallahi.)