Mevlana zamanında vardı ki genç birisi,
Hazret-i Mevlana’ya pek çok idi sevgisi.
Herkesi bu veliye götürmek istiyordu.
Bu iş için hususi gayret sarfediyordu.
Bu gence dediler ki: (Bu halin nedir senin?
Nereden gelmektedir ona bu fazla sevgin?)
Dedi: Hacca giderken ben bir grup halk ile,
Öğleyin bir sahrada mola verdi kafile.
Ben biraz uyumuşum, uyanınca sonradan,
Baktım, beni unutup kafile gitmiş ordan.
Yapayalnız kalmıştım ben o ıssız sahrada.
Ve ne yapacağımı şaşırdım o arada.
Zira yol bilmiyordum, ne yöne gidecektim?
Rabbime sığınarak şöyle dua eyledim:
(Sevdiğin bir kulunu ya Rabbi gönder bana,
Ki, beni ulaştırsın kafilemin yanına.)
Bir de baktım bir çadır görünüyor ilerde.
Gittim ki helva yapar bir kimse de içerde.
Selam verip, derdimi anlatınca ben ona,
Dedi ki: (Hiç üzülme,şimdi gelir Mevlana.)
Hakikaten az sonra, baktım bir zat-ı şerif,
Sahra ortasındaki çadıra etti teşrif.
O helvadan yedi ve ikram etti bana da.
Ben de yiyip, derdimi anlattım o arada.
Buyurdu ki: (Üzülme, kapat aç gözlerini.
Bi-iznillah bulursun kafilenin yerini.)
(Peki) deyip, gözümü kapayıp açtım hemen.
O anda kafileme yetiştim hakikaten.
Mevlana’yı çok seven var idi ki bir tüccar,
İş için, İstanbul’a gitmeye verdi karar.
Hazret-i Mevlana’nın gelerek huzuruna,
Dedi ki: (Bu hususta emriniz var mı bana?)
Buyurdu ki: (Orada, falanca camiye git.
Bakınca, göreceksin orada genç bir abid.
Bizim tarafımızdan selam söyle o gence.)
Tüccar (Peki) diyerek, yola çıktı hemence.
İşlerini bitirip, hemen camiye vardı.
Hakikaten orada böyle bir abid vardı.
O abide dedi ki: (Konya’dan geliyorum.
Ve size, Mevlana’dan selam getiriyorum.)
Tüccar bunu abide söylediği esnada,
Baktı, onun yanında oturur Mevlana da.
Hayretten yere düşüp, baygın kaldı bir miktar.
Ayılınca gördü ki, sadece o abid var.
Abid dedi: (Efendim, siz varınca Konya’ya,
Benden selam söyleyin hazret-i Mevlana’ya.)
Tüccar gelip arz etti: (Avdet ettim şu vakit.
Size selam söyledi camideki genç abid.)
Lakin o, o selamı söylerken o arada,
Baktı ki, o abid de oturuyor orada.
Ve yine hayretinden bayılıp düştü tekrar.
Ayılınca gördü ki, sadece Mevlana var.
Buyurdu ki: (Evladım, hayatta oldukça ben,
Gördüğünü, kimseye hiç söyleme katiyen.)
Tüccar, o günden sonra, mevcut varsa her nesi,
Dağıtıp, Mevlana’nın oldu bir talebesi.