Danyal aleyhisselam, buyurdu ki o anda:
(O gece, büyük bir put görmüş idin rüyanda.
Altın, gümüş ve bakır, demir ve kerpiç ile,
Yapılan o heykele bakarken sevinç ile,
O anda, gökyüzünden büyük bir taş düşerek,
Toz haline getirdi, ona çarpıp ezerek.
Sonra o taş büyüdü, öyle oldu ki hem de,
O taştan başka bir şey görünmezdi âlemde.)
Buhtunnasar, rüyayı hatırlayıp dedi ki:
(Evet, buydu o rüya, tabiri nedir peki?)
Buyurdu: (Gördüğün put, çeşitli ümmetlerdir.
Altın, senin içinde bulunduğun ümmettir.
Gümüş ise, oğlunun hükmedeceği millet.
Demir Acem demektir, bakır Rum’a işaret.
Gökyüzünden inip de, o putu helak eden,
Taş ise, Peygamberdir ahir zamanda gelen.
O Resul, son olarak dünyaya gelecektir.
O gelince, putları, kırıp devirecektir.
O Peygamber’in dini, İslamiyyettir ki hem,
O dinin gelmesiyle, aydınlanır bu âlem.)
Dinledi Buhtunnasar onun bu tabirini.
Dedi ki: (Sıkıntıdan kurtardın şimdi beni.
Rüyayı doğru bildin, tabir dahi hakikat.
Sana, karşılığında ne vereyim mükafat?
İstersen bırakayım, yurduna eyle avdet.
İster eskisi gibi, burda eyle ikamet.)
Danyal aleyhisselam, düşünerek bir miktar,
Yine o memlekette kalmaya verdi karar.
O zaman Buhtunnasar, devletin erkanına,
Emir verip getirtti hepsini sarayına.
Dedi: (Danyal, çok zeki ve akıllı biridir.
Unuttuğum rüyayı, o bilip etti tabir.
Kavuşturduğu için beni huzurlu hale,
Memleket işlerini, ona ettim havale.
Benim emrim uymazsa Danyal’ın bir emrine,
Bana değil, Danyal’a tabi olun siz yine.
Muhalif olur ise, her hangi bir emrimiz,
Siz, hep beni bırakıp, onu tercih ediniz.)
Onlar bunu dinleyip, eylediler çok hayret.
Ve hazret-i Danyal’a, güttüler kin ve haset.
Ona böyle itibar, ilgi göstermesine,
Karşılık dediler ki, hileyle kendisine:
(Seninle onun dini, aynı değil bir defa.
Sen ateşe taparsın, o ise bir Allah’a.
O, iyi biliyorsa rüya tabirlerini,
Rabbinden öğreniyor bu tür bilgilerini.
Sen de bize izin ver, put yapalım sana bir.
O da gizli şeyleri, sana söyliyebilir.)
Buhtunnasar dedi ki: (İsbat da ederseniz,
Elbette makbulümdür, becerebilirseniz.)
Putu yapıp, yanında, bir de ateş yaktılar.
Secde etmeyenleri, o ateşe attılar.
Hazret-i Danyal’ı da bularak bir yolunu,
Attılar, lakin ateş yakmadı asla onu.
Buhtunnasar bu hali, seyredip sarayından,
Yanmadığını görüp, hayrette kaldı o an.
Danyal Nebi en sonra, Kudüs’e etti avdet.
Suse denen şehirde, vefat etti nihayet.