Mevlana hazretleri vakta ki etti vefat,
Acı haber, her yerde işitildi o saat.
İnsanlar, her taraftan demeyip uzak yakın,
Namazını kılmaya geldiler akın akın.
Büyük küçük, genç ve pir, erkenden yolu tutup,
Cenaze namazına geldiler gurup gurup.
Öyle bir kalabalık oldu ki namaz vakti,
Konya, ilk görüyordu böyle çok cemaati.
Gayr-i müslimlerden de vardı çok kalabalık.
Onlar da, cenazeye sahip çıktılar artık.
Onun şiirlerini, yanık sesle okuyup,
Feryad ediyorlardı gayr-i müslim bir gurup.
Ve yerden, başlarına toprak alıp saçarak,
Dövünüp dururlardı, üstlerini yırtarak.
Müslümanlar, bu halden çok rahatsız oldular.
Velakin hiç birine mani olamadılar.
Nihayet Muinüddin Pervane çıktı öne.
Şöyle dedi onların önde gelenlerine:
(Sizin bu yaptığınız çılgınca hareketler,
İzdihama yol açtı, yapmayın, artık yeter.
Hem sonra yaptığınız bu tür hareketleri,
Beğenmez, tasvip etmez Mevlana hazretleri.
Hem o müslüman idi, sizin, başka dininiz.
Böyleyken, onun ile var mıdır bir ilginiz?
Biz müslümanlar varken bu gün ona hizmete,
Siz, niçin bizden fazla gelirsiniz gayrete?)
Onlar da dediler ki: (Mevlana hazretleri,
İlim ve irfaniyle aydınlattı bizleri.
Sonra o, öyle parlak bir güneş idi ki hem,
Onun ışığı ile, nurlandı cümle âlem.
O, bütün düşkünlere yardımcı oluyordu.
Müslüman, gayr-i müslim diye ayırmıyordu.)
Bu şekilde bir cevap verince o kimseler,
Halkı, kendi haline bıraktılar bu sefer.
Hazret-i Mevlana’nın tabutunu taşımak,
Maksadıyle, hep birden hücum etti cümle halk.
Bu yüzden bir izdiham olmuştu ki malesef,
Çoğu, ayak altında kalarak oldu telef.
Hiç olmazsa bir adım götürmek için onu,
Her insan, bir tarafa çektiler tabutunu.
Mahşeri kalabalık ve izdihamdan sebep,
Tabut, eller üstünde parçalandı nihayet.
Yerine, yenisini getirdiler ise de,
O dahi parçalandı omuzlar üzerinde.
Onun dahi yerine, bir başka getirdiler.
Böylece altı defa tabut değiştirdiler.
Çok şükür bu altıncı, etti artık kifayet.
Ve tabut, musallaya konabildi nihayet.