Kâbe’den eve gitti, Allah’ın Sevgilisi.
Ben de gittim peşinden, Onu edip çok merak.
Ve girdim içeriye, önce izin alarak.
Dedim ki: (Ya Muhammed, ben buraya gelince,
Kavmin, senin hakkında söylendiler bir nice.
Öyle korkuttular ki beni senin hakkında,
Dediler ki: Bulunma hiç Onun yakınında.
Okuduğu şeyleri, dinleme hiçbir vakit.
Ve hatta buralarda fazla durma, çekip git.
Onların sözlerinin, çok tesirinde kaldım.
Hatta kulaklarıma, her gün pamuk tıkadım.
Okuduğun şeylerin, bir miktarını ancak,
Bana da işittirdi Kâbe’de cenab-ı Hak.
Bir söz işitmemiştim, ben ondan daha güzel.
Tesir etti kalbime, ne tatlı, ne mükemmel.)
Anlattı Resulullah bana islamiyet’i.
İman edip, kazandım ebedi saadeti.
Dedim: (Ya Resulallah, Devs’tir benim kabilem.
Kavmimde itibarım yüksektir bir hayli hem.
Müsade ederseniz, geri avdet edeyim.
Kavmimin halkına da, islamı bildireyim.
Ve lakin Rabbim bana, bu yolda bir keramet,
İhsanda bulunursa, kolay olur bu davet.)
Peygamber Efendimiz, açarak ellerini,
Şöyle bir dua edip, gönderdi hemen beni:
(Ya ilahi, buna bir keramet eyle ihsan.
Ki, kavmini daveti, olsun kolay ve asan.)
Daha sonra ayrılıp, beldeme vardığımda,
Aniden parlak bir nur peyda oldu alnımda.
Niyazda bulundum ki Rabbimden ben bu kere:
İşbu nur’u, alnımdan, nakletsin başka yere.
Kabul etti duamı Âlemlerin Sahibi.
Nur, kamçımın ucunda parladı kandil gibi.
Gece, yaklaştığımda kabilemin yurduna,
Halk hayretle bakardı, o keramet nuru’na.
En nihayet evime vasıl olduğumda ben,
Babam gelip, boynuma sarıldı önce hemen.
Yaşı ilerlemişti, dedim ki kendisine:
(Ben artık müslümanım, girdim islam dinine.
Evvelki dinin üzre kalır isen ey babam,
Biter benim seninle olan ilgim, alakam.)
Dedi ki: (Ey evladım, niçin böyle diyorsun?
Senin dinin ne ise, benim dahi o olsun.)
Kelime-i şehadet getirip sonra hemen,
O gün müslüman oldu, hiç tereddüt etmeden.
Daha sonra hanımım, gelip girdi yanıma.
Yine aynı şeyleri söyledim hanımıma.
O da iman edince, sevinip en nihayet,
Bilcümle Devs’lileri, imana ettim davet.
Lakin inanmayınca onlar bu tek Allah’a,
Şikayette bulundum gidip Resulullah’a.
Buyurdu: (Dön kavmine, güleryüz ve tatlı dil,
Gösterip davet eyle, yumuşak ol, sert değil.)
(Peki ya Resulallah) diyerek ettim avdet.
Halkı, güler yüz ile eyledim dine davet.