(Tul-i emel) şudur ki, dünyayı sevenlerin,
Burada, çok yaşamak arzusudur zevk için.
Emel ve arzuları, hem uzun, hem de çoktur.
O, bu emellerinin ardınca koşup durur.
Kurtulabilmek için insan tul-i emel’den,
Dünya muhabbetini atmalı kalpten hemen.
Söküp atmak için de dünya muhabbetini,
İyi tanımalıdır onun hakikatini.
Dünyanın içyüzünü anlarsa biri eğer,
Bunu, kendi nefsine anlatıp şöyle söyler:
(Ey nefsim, ne ki Hak’tan uzaklaştırır seni,
İşte dünya onlardır, zararlı bil hepsini.
Dinin yasak ettiği haram ile günahlar,
Bu tarif mucibince, hepsi dünya olurlar.
Dünyanın zevkleri de, kısa sürer esasen.
Onlar da, ölüm ile elinden çıkar zaten.
Dünya gölge gibidir, önün sıra gider hep.
Gölgesine yetişen bir kimse var mı acep?
Ey nefsim, sen kaçarsan eğer dünya malından,
Aksine, dünya senin koşup gelir ardından.
Dünya, çok vefasızdır, bir üzüntü, bir sevinç.
Böyle bir yalancıya insan inanır mı hiç?
Böyle iken, bir mümin, bırakıp ahireti,
Dünyaya sarılırsa, ne olur akıbeti?
Bak, ömrün azalıyor, ölüme gidiyorsun.
Hazırlığın bile yok, niçin üzülmüyorsun?
Ey nefsim, bu dünyanın böyledir işte hali.
Niçin hala gezersin uyur-gezer misali?
Dünyanın bu halini madem ki biliyorsun,
Peki, tul-i emele niçin sarılıyorsun?)
Lakin bu tul-i emel, farklıdır her insanda.
Bazısı (devam üzre) kalmak ister dünyada.
Böyle istemese de, yine bazı kimseler,
(Yaşlanıncaya kadar) yaşamayı isterler.
Bazı müslümanlar da vardır ki yine fakat,
İstemez bir seneden fazla sürsün bu hayat.
En çok, (bir sene) için yapar her hesabını.
Daha ilerisine, hiç yormaz kafasını.
Bazısı da, (bir gün)ün bakar hazırlığına.
Ertesi günü bile, getirmez hatırına.
Bazısı da vardır ki bunlardan da ileri,
(Bir saat)tır onların dünya düşünceleri.
Yine bazıları da vardır ki müminlerden,
Ölüm'ü, bir an bile unutmazlar katiyen.
Her insan, kendisini sanır kısa emelli.
Lakin bu, her insanın halinden olur belli.
Kim ahiret işine veriyorsa öncelik,
Ve yoksa gevşekliği dininde bir zerrecik,
Eğer unutmuyorsa ölüm'ü kısa bir an,
İşte kısa emelli, böyle olur bir insan.
Şöyle der ki eshaptan Huzeyfe hazretleri:
Zaman-ı saadette, muhakkak her gün biri,
Çıkıp, seslenirdi ki şöylece: (Ey insanlar!
Göç için hazırlanın, ölüm'e az zaman var.)
Hazret-i Ömer’in de şöyleydi ki adeti,
Her gün, biri, kendine hatırlatırdı mevti.
O kimse, ücret ile, her gün gelip bir sefer,
Şöyle seslenirdi ki: (Öleceksin ya Ömer!)