Hepsi arslan kesilip, başladılar kıtale.
Ve bir anda saldırıp, atıldılar ileri.
Göklerde yankılandı (Allah Allah!) sesleri.
Lakin Hayber kalesi, sarp ve muhkem idi pek.
Kolay olmayacaktı, o kaleyi fethetmek.
Üzülmeye başladı bu yüzden sahabiler.
Gelip, Resulullaha bu hali arz ettiler.
Şöyle dua etti ki Allah’ın Sevgilisi:
(Ya ilahi yardım et, düşsün Hayber kalesi.)
Muhacir ve Ensardan gurup gurup müminler,
Hücum ettilerse de, düşmedi yine Hayber.
Hazret-i Ömer dahi, verdi bir (Hücum!) emri.
Lakin fetih müyesser olmayıp, döndü geri.
Sonra Sıddik-ı ekber sancağı aldı ele.
Çok gayret ettiyse de, düşmedi yine kale.
O Server buyurdu ki: (Yarın ben bu sancağı,
Birine veririm ki, fetheder bu kal’ayı.)
Allah’ın Resulünün bu sözü üzerine,
Bir merak ve heyecan düştü Eshap içine.
Derlerdi ki: (Acaba sancağı kim alacak?
Ve acaba bu şeref, kime nasib olacak?)
O gece, hep bunları düşündü mücahidler.
Bunu merak ederek, sabahı zor ettiler.
Zira o arslanların istiyordu ki hepsi,
Razı olsun kendinden, Allah’ın Sevgilisi.
Ömürleri boyunca, hep bunu istediler.
Uğrunda, seve seve can feda eylediler.
O sabah Resulullah dışarı teşrif edip,
Buyurdu ki: (Nerdedir Ali bin Ebi Talip?)
Dediler ki: (Ali’nin şu an gözü ağrıyor.
Ağrıdan, ayağının ucunu göremiyor.)
Buyurdular ki: (Olsun, getirin onu bana!)
Yardımla getirdiler Resulün huzuruna.
Şifa bulması için, dua etti o Server:
(Ya ilahi, Ali’nin gözlerine şifa ver.)
Ve mübarek elini sürünce gözlerine,
Kurtuldu hastalıktan, Resulün hürmetine.
Öyle ki, o ağrıdan kalmadı hiçbir eser.
Zira dua etmişti kendisine o Server.
Ve dua eyledi ki: (Ya ilahel âlemin!
Cümle sıkıntılardan Ali’yi eyle emin.)
Sonra kendi eliyle, Ona zırh giydirerek,
Kendi kılıcını da bizzat Ona vererek,
İslamın beyaz renkli sancağını, eline,
Verip buyurdular ki: (Git düşman üzerine!)
Peşinden kendisine buyurdu ki hem dahi:
(Hayber’i fethetmeden geri dönme ya Ali!
Ulaşıncaya kadar, zaferi sana Hakk’ın,
Çarpış yahudilerle, arkana bakma sakın.)
Hazret-i Ali dahi, dedi: (Ya Resulallah!
Anam babam ve canım fedadır sana Vallah.
Onlar dahi islama girinceye kadar ben,
Gidip çarpışacağım, hiç arkama dönmeden.)