Semnun Muhib hazretleri aslen Basralı olduğu için Basrî, Bağdât’a yerleştiği için Bağdâdî nisbet edildi. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin devrinde yaşadı. Ondan sonra 932 (H.320) yılında vefât etti...
Semnun Muhib rahmetullahi aleyh, yaşı ilerlemiş, ömür merdiveninin son basamağına yaklaşmıştı. Bu yaşına kadar başından hiç evlilik geçmemişti. Ömrünün bu son anlarında, sadece sünnete tâbi olmak ve efendimizin sünnetini yerine getirmek için evlenmek istedi. Bu talep üzerine yakınları ona saliha bir hanım bulup evlendirdiler...
Evlendikten sonra her geçen gün Semnun Muhib hazretlerinin, hanımına olan sevgisi çok ziyade artıyordu. Sanki “kara sevda”ya tutulmuştu... RÜYASINDA KIYAMET KOPMUŞTU!..
Bir gece rüyasında kıyamet kopmuştu. Mahşer halkı toplanıyor, her bir kavme ait olmak üzere sancaklar dikiliyordu. Bir sancak gördü ki, büyüklüğü, güzelliği, nuru anlatılamayacak kadar muhteşemdi. Sordu:
-Bu sancak hangi kavim için dikildi?
-”Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever...” (Maide, 54) âyet-i kerimesine muhatap olanlar için dikildi.
Semnun Muhib bu kavmin arasına girdi. Orada bulunan görevlilerden biri Semnun Muhib’in yanına gelerek, bu topluluğun arasından çıkmasını söyledi ve Semnun Muhib’i oradan çıkardı. Semnun feryadı bastı:
-Beni bu topluluğun dışına niçin çıkardın?
-Bu sancak muhiblerin (âşıkların) sancağıdır, sen onlardan olmadığın için çıkarıldın.
-Ben Mevlâ’ya olan aşkımdan dolayı dünya hayatında “Muhib” diye çağrılırdım. Hak teâlâ hazretleri benim kalbimi biliyor...
“MUHİBLER DEFTERİNDEN SİLDİK!”
Bu konuşmanın ardından gaipten bir nida işitilir:
“Ey Semnun! Sen muhiblerden idin; ancak gönlün bizden başkasına meyledince, ismini muhibler defterinden sildik!”
Semnun Muhib, büyük sıkıntıya düçar olmuştu, kan ter içinde uyandı. Uyanır uyanmaz şöyle dua etti:
“Ya Rabbi! Beni sana ulaştıracak yolun önünde ne gibi bir engel varsa, onu yolumun üzerinden kaldır!”
Bir zaman sonra dışarıda bir bağırtı, bir gürültü duyuldu. Semnun Muhib hazretlerinin hanımı, damdan düşmüş ve vefat etmişti. Yani şehid olmuştu...